Meşhur Osmanlı büyücüleri kristal küreler, cadı kazanları, sihirli asalar gibi Batı’nın geleneksel büyü nesnelerini kullanmazlardı. İstanbul’un karanlık arka sokaklarında bunlardan çok daha zehirli cisimlerle kara büyüler yapılır; şaşaalı Hint sarıkları takmış büyücü efendiler ve gelecekten haberler veren fallar açan hünerli müneccimler burada yaşarlardı.
Bazı müneccimler, sultanların kaderlerini bilecek kadar yetenekli, bazılarıysa büyük savaşları etkileyecek kadar derin önseziye sahipti. Nice hayatı söndürecek, nice insanı ve ilişkilerini kökünden değiştirecek kadar yaygın olan büyü ve fal, eski İstanbul’daki toplumsal hayatın ayrılmaz bir parçasıydı.